Buldan bezi özellikleri
Giyenlerin öve öve bitiremediği,israrla herkesin birbirne tavsiye ettiği Buldan bezi nedir,buldan bezi nasıl dokunur,nasıl,dikilir,kumaş nasıldır?
Buldan Bezi Özellikleri
Buldan bezi Vücut terini emer, sağlıklı bir üründür. Buldan Bezi rahat, hafif, ekonomiktir. Buldan Bezi pamuklu kumaştan el tezgahlarında, yarı mekanik ve tam otomatik tezgahlarda dokunarak, doğal kuruma yöntemleriyle kurutulur. Orijinal Buldan bezi kıvırcık iplikle dokunduğu için kumaşa bürümcük adı verilir.
Buldan bezi kumaşların üzerinde baskı ve el işlemeleriyle, makine işlemeleriyle süslenerek farklı tasarımlar sunulmaktadır. Buldan bezi bluz, elbise, kaftan, gömlek,örtüler;Buldan’da yaşayan ev hanımlarının kendi evlerinde el emeği göz nuru ile yaptığı oya işlemeleri,tığ işlemeleri,saçak işlemeleri ile ayrı bir anlam kazanmaktadır.Buldan bezi kumaşlar günümüzde hayatın birçok alanında kullanılmaktadır,örnek verecek olursak Masa,sehpa örtüsü, şömen tabla,erkek ve bayan gömlekleri,bluz,elbise, gecelik, sabahlık,nişanlık,çeyiz,kınalık,şalvar,pantolon,salon, mutfak ve yatak örtüleri şeklinde kullanılmaktadır.
%100 pamuk olmasından dolayı terletmeyen, alerjik özelliği olmayan sağlıklı bir üründür. Tril tril bir üründür,yazın exstra rahatlık sağlar,sanki klimalı gibidir,konforludur,kalitelidir,kısacası şahane bir üründür. El tezgahlarında, pamuk ipliğinden dokunan ve organik boyalarla renklendirilen kumaşlardan tasarlanan elbise, bluz, gömlek, pantolon, gecelik, gömlek,tunik ürünlerimiz mevcuttur.
Buldan Bezi'nden çeşitli giysiler, örtüler ve çeşitli ev tekstili ürünleri üretilmektedir. %100 pamuk olmasından dolayı terletmeyen, alerjik özelliği olmayan sağlıklı bir üründür.
Yıldırım Beyazıt’ın kızına gelinlik,
Genç Osman'a gömlek,
Barbaros'a şal olma yolculuğunu bizde günümüz şartlarına uygun özgün ve şık tasarımlarla destekledik. Çünkü kalıcı olmanın şartının ‘değişim’ ve ‘yenilik’ ten geçtiğini biliyoruz.
Osmanlı Sarayı’nda Osman Bey döneminden itibaren kullanılmaya başlanan Buldan bezi, asırlar boyunca şehzadelere elbise, hanım sultanlara çeyizlik olarak itibar görmüş.
Anadolu’nun pek çok şehrinde o bölgeye has dokumalar üretilir. Yöresel dokumalar içinde en bilineni ve geçmişi en eskiye uzananı ise Denizli’nin Buldan ilçesine özgü Buldan bezi. Osmanlı Sarayı’nda Osman Bey döneminden itibaren kullanılmaya başlanan Buldan bezi, asırlar boyunca şehzadelere elbise, hanım sultanlara çeyizlik olarak itibar görmüş. Öyle ki bugün bile Osmanlı Sarayı’na ait giysi koleksiyonlarında Buldan bezinden yapılan iç gömlekler, şalvarlar dikkat çeker. Tahsin Öz’ün ‘Türk Kumaş ve Kadifeleri’ adlı çalışmasında Topkapı Sarayı kumaş deposunda 14. yüzyıla ait Denizli kumaşı olarak kaydedilen ve ilk Osmanlı padişahlarının kaftanı olarak saklanan iki kaftan bulunduğu yazmakta. Bu kaftanlar Neşri tarihindeki I. Osman’ın mirası arasında sözü edilen Denizli’de dokunmuş dokuma kaftanın açıklamalarına uyuyor.
Padişahlar çok sevdi
Saray kadınlarının da hem giysi hem nakış işlerinde, çeyizlerinde en çok tercih ettikleri kumaşların başında gelmiş asırlar boyunca Buldan dokuması. Murad-ı Hüdâvendigâr’a kadar Osmanlı padişah, ricali ve diğer hudut ülkelerin ileri gelenleri buradaki kumaşlardan serpuş, cüppe yaptırmışlar. Osmanlı döneminde Denizli’yi gezen pek çok seyyahın da eserlerinde Buldan bezinden söz edilir. 17. yüzyılda Denizli’ye yolu düşen Evliya Çelebi, Akdağ’ın beyaz pamuk bezinin, Acem ve Musul bezinden daha ince olduğunu kayıt düşer Seyahatnamesi’ne. İbni Batuta’ya göre de Buldan’da eşi benzeri olmayan altın işlemeli pamuklu elbiseler dokunurdu.
Aslına bakılırsa Denizli’de dokumacılığın kökeni Osmanlı’dan çok daha öncesine Antik dönemlere dayanır. Türklerin Çürüksu ve Büyük Menderes vadilerine yerleşmesinden sonra dokumacılık daha da gelişerek, şehrin en önemli geçim kaynaklarından biri haline geldi. Çürüksu Ovası’nda yetişen pamuklar özenli bir sürecin ardından dünyaca ünlü Buldan bezine dönüşmeye başladı. Eskiden genellikle kadınların yaptığı dokumacılığı çok fazla beden gücü gerektirdiğinden zaman içinde erkekler devraldı. Buldan bezinin saraylara kadar uzanan macerasının ve bu denli itibar görmesinin en temel nedeni her aşamasında yoğun bir el emeğinin kullanılması.
El emeği, göz nuru
Pamuk ipliğinin dokunabilmesi için öncelikle ‘hamını alma’ denilen bir işlemden geçirilmesi gerekir. Ardından sıra boyama işlemine gelir. Buldan bezinin sırrı da aslında bu boyama işleminde gizlidir. Ceviz yaprağı, meyan kökü, mazı, defne, palamut, soğan kabuğu, kestane ve çehriden yapılan doğal boyalar ‘yeminli boya’ olarak adlandırılır. Zira her ustanın boyayı yapma şekli kendine özgüdür ve sır gibi saklanır. Buldan bezinin özelliği, biricikliği ve sadece Buldan’da üretiliyor oluşu biraz da bundandır.
Boyandıktan sonra kurutulan iplikler yine geleneksel yöntemlerle; el çıkrıklarıyla bobinlere sarılıyor. Son aşamada el tezgâhlarında hünerli eller peştamal, çarşaf, havlu, Buldan bükülüsü, el bezi ve mendile dönüştürüyor ustalıkla pamuk ipliğini. “Buldan bezi neden hâlâ el tezgâhlarında ve bunca zahmetle üretiliyor?” sorusunun cevabı da çok net: İlmek ilmek dokunan Buldan bezleri fabrikalarda üretilenlerden daha sağlam ve uzun ömürlü oluyor.
Buldan’da dokumacılık belli kişilerin mesleği değil sadece. Yörede neredeyse her ev bir atölye ve tüm aile atölyenin birer çalışanı gibi. Kadınlar, Buldan bezinin ince işçiliğini yapıyor; tığ işleri ve saçaklarla kumaşın albenisini arttırıyor. İplikleri çıkrıkla bobinlere sarmak da yine kadınların sorumluluğunda. Buldanlı çocuklar için ise dokuma tezgâhları hayatlarının bir parçası. Tezgâhın tıkırtısı en sevdikleri melodi… Bu yüzden bölgede yaşayan pek çok çocuk küçük yaşlardan itibaren dokumacılığın inceliklerini öğreniyor. Buldan bezi dokunurken de kimi ritüeller var. Çocukların ilk öğrenmesi gereken de nesiller boyu aktarılan bu bilgiler. Sözgelimi dokuma tezgâhının başına “Ya pir, ya destur” diyerek oturulur ve besmeleyle işe başlanır. Gün bitiminde tezgâhı kapatırken “Allah bereket versin” demek de adettendir. İşte bu yüzden Buldan bezinin gelenekten geleceğe uzanan macerasından dünyaya bir güzellik eklemenin tarifini alabiliriz.
Padişahlar çok sevdi
Saray kadınlarının da hem giysi hem nakış işlerinde, çeyizlerinde en çok tercih ettikleri kumaşların başında gelmiş asırlar boyunca Buldan dokuması. Murad-ı Hüdâvendigâr’a kadar Osmanlı padişah, ricali ve diğer hudut ülkelerin ileri gelenleri buradaki kumaşlardan serpuş, cüppe yaptırmışlar. Osmanlı döneminde Denizli’yi gezen pek çok seyyahın da eserlerinde Buldan bezinden söz edilir. 17. yüzyılda Denizli’ye yolu düşen Evliya Çelebi, Akdağ’ın beyaz pamuk bezinin, Acem ve Musul bezinden daha ince olduğunu kayıt düşer Seyahatnamesi’ne. İbni Batuta’ya göre de Buldan’da eşi benzeri olmayan altın işlemeli pamuklu elbiseler dokunurdu.
Aslına bakılırsa Denizli’de dokumacılığın kökeni Osmanlı’dan çok daha öncesine Antik dönemlere dayanır. Türklerin Çürüksu ve Büyük Menderes vadilerine yerleşmesinden sonra dokumacılık daha da gelişerek, şehrin en önemli geçim kaynaklarından biri haline geldi. Çürüksu Ovası’nda yetişen pamuklar özenli bir sürecin ardından dünyaca ünlü Buldan bezine dönüşmeye başladı. Eskiden genellikle kadınların yaptığı dokumacılığı çok fazla beden gücü gerektirdiğinden zaman içinde erkekler devraldı. Buldan bezinin saraylara kadar uzanan macerasının ve bu denli itibar görmesinin en temel nedeni her aşamasında yoğun bir el emeğinin kullanılması.
El emeği, göz nuru
Pamuk ipliğinin dokunabilmesi için öncelikle ‘hamını alma’ denilen bir işlemden geçirilmesi gerekir. Ardından sıra boyama işlemine gelir. Buldan bezinin sırrı da aslında bu boyama işleminde gizlidir. Ceviz yaprağı, meyan kökü, mazı, defne, palamut, soğan kabuğu, kestane ve çehriden yapılan doğal boyalar ‘yeminli boya’ olarak adlandırılır. Zira her ustanın boyayı yapma şekli kendine özgüdür ve sır gibi saklanır. Buldan bezinin özelliği, biricikliği ve sadece Buldan’da üretiliyor oluşu biraz da bundandır.
Boyandıktan sonra kurutulan iplikler yine geleneksel yöntemlerle; el çıkrıklarıyla bobinlere sarılıyor. Son aşamada el tezgâhlarında hünerli eller peştamal, çarşaf, havlu, Buldan bükülüsü, el bezi ve mendile dönüştürüyor ustalıkla pamuk ipliğini. “Buldan bezi neden hâlâ el tezgâhlarında ve bunca zahmetle üretiliyor?” sorusunun cevabı da çok net: İlmek ilmek dokunan Buldan bezleri fabrikalarda üretilenlerden daha sağlam ve uzun ömürlü oluyor.
Buldan’da dokumacılık belli kişilerin mesleği değil sadece. Yörede neredeyse her ev bir atölye ve tüm aile atölyenin birer çalışanı gibi. Kadınlar, Buldan bezinin ince işçiliğini yapıyor; tığ işleri ve saçaklarla kumaşın albenisini arttırıyor. İplikleri çıkrıkla bobinlere sarmak da yine kadınların sorumluluğunda. Buldanlı çocuklar için ise dokuma tezgâhları hayatlarının bir parçası. Tezgâhın tıkırtısı en sevdikleri melodi… Bu yüzden bölgede yaşayan pek çok çocuk küçük yaşlardan itibaren dokumacılığın inceliklerini öğreniyor. Buldan bezi dokunurken de kimi ritüeller var. Çocukların ilk öğrenmesi gereken de nesiller boyu aktarılan bu bilgiler. Sözgelimi dokuma tezgâhının başına “Ya pir, ya destur” diyerek oturulur ve besmeleyle işe başlanır. Gün bitiminde tezgâhı kapatırken “Allah bereket versin” demek de adettendir. İşte bu yüzden Buldan bezinin gelenekten geleceğe uzanan macerasından dünyaya bir güzellik eklemenin tarifini alabiliriz.
Osmanoğullarının henüz Bursa'ya yerleşmeden Germiyanoğullarının aracılığı ile Buldan'dan kumaş temin ettikleri tarihi kayıtlarda mevcuttur. Osmanlı Devletinin kuruluşundan sonra da sarayın dokuma ihtiyacının bir kısmı BULDAN'dan sağlanmıştır. Ertuğrul Gazi'nin içliği, Barbaros'un şalı, Padişah Genç Osman'ın gömleği Buldan' da dokunmuştur. Bu örnekler Topkapı Sarayı Müzesinde görülebilir.
Türk dokuma kumaş ve işlemelerinde motifler genellikle bitkiseldir. Lale, Karanfil gibi çiçekler ve çeşitli dallar özellikle XVI.yüzyılda çok kullanılmıştır. Renkler kırmızı başta olmak üzere çini mavisi, güvez, pişmiş ayva ve safran sarısıdır. Bu gelenek BULDAN dokuma ve işlemelerinde de açıkça görülür. Desenler geometrik bitkiseldir. Renklere ise kırmızı, sarı ve beyaz hakimdir. Kırmızı renkli bezler bayrak yapımında diğer renkler ise sarık ve iç çamaşırı imalinde kullanılmıştır.
1779 yılına kadar Buldan'da dokumacılık, ilkel tezgahlarla yapılıyordu.
Bu tarihten sonra Buldan'ın bucak olması Bucak Müdürünün çalışmalarıyla dokumacılığın gelişmesi için çözümler aranmış, mekiği boynuzdan, masurası kargıdan tezgahlarda 10 numaradan 20 numaraya kadar ipliklerle başörtüsü, peştamal, çarşaf ve BULDAN bezi gibi dokumalar yapılmıştır. 1910 yılında Osman SAY isimli dokumacı, İstanbul'da gördüğü çekme (kamçılı) bir tezgahı Buldan'a getirmiş, Buldan zamanın en ileri tekniğine sahip tezgahlardan yararlanma imkanını bulmuştur. Bu tezgahlarda pamuklu, ipekli kumaşlar dokunmuş, dokunan bu kumaşlar yıllarca çeşitli ihtiyaçları karşılamıştır. Dokuma araç ve gereçlerini günün şartlarına göre düzenlenmesi nedeni ile 1951 yılından başlayarak motorlu tezgahlar kullanılmaya başlanmıştır.
Bugün ipekli vb. türdeki ince kumaşlar, peştamal, üstlük örtü türü dokumalar halen el tezgahlarında diğer türler ise motorlu tezgahlarda dokunmaktadır.
Dokumacılık önceleri el tezgahları ile, elektriğin gelmesiyle mekanik tezgahlarda, günümüzde ise gelişmiş otomatik tezgahlarla sürdürülmektedir. Buldan ve çevresinde hakim olan el sanatı ailece işletme şeklindeki dokumacılıktır. Yörede dokuma boyacılığının hammaddesi olan ayva çekirdeği, nar kabuğu, ceviz yaprağı ve meşe palamudunun da çok bulunması ve yörenin doğu ticaret yolu üzerinde olması bu sanatın gelişmesini kolaylaştırmaktadır.
Peştemaller ipekli ve pamuklu olarak dokunurlar. Peştemaller önceleri kadınlar tarafından sokağa çıkarken elbiselerinin üzerinden bele bağlanarak kullanılırdı. Bugün ise sehpa ve masa örtüsü olarak kullanılmaktadır. Çarşaflar tek ve çift kişilik ayrıca yatak ve yorgan için çeşitli ebatlarda ipekli ve pamuklu olarak dokunmaktadır. Daha çok pamuklu olarak dokunmaktadır. Daha önceleri çarşaf olarak kullanılan, ipekten dokunan HOŞGÖR bugün bez türü olarak kullanılmaktadır.
1893 yıllarından beri eni 30 ile 60 santim arasında değişen ve atkıda bükülü iplik kullanıldığı için kıvır kıvır bir görünümü olan Buldan Bükülü
Bezi iç çamaşırı yapımında özellikle iç gömleği olarak kullanılmaktaydı. 1930 yıllarında GROFON adını alan bu bez; düz renkli, çizgili ve kareli olarak dokunuldu. İzmir Valisi Kazım DİRİK'in emriyle İzmir'in bütün okullarında okul forması olarak kullanılmıştır. Daha sonraları düz, çizgili bordürlü, kareli olarak dokunan bu bezlerden yapılan kadın, erkek gömlekleri, çeşitli maksi elbiseler ve bluzların üzerlerine floş, sim ya da orlon ipliklerle işlenmiştir. 1970'li yıllarda bu bezler özellikle Almanya, Fransa, Belçika gibi Avrupa ülkelerine ihraç edilmiştir.
BULDAN BEZİ; NATUREL, OTANTİK , PAMUKLU GİYİM NEFES ALAN , ORGANİK DOĞAL KUMAŞLARDIR.O YÜZDEN BULDAN BEZİ ÇOK TERCİH EDİLEN BİR KUMAŞTIR.BULDAN BEZİNDEN ÜRETİLMİŞ ELBİSE,BLUZ,GÖMLEK ÖRNEKLERİ AŞAĞIDADIR.